16 Nisan 2015 Perşembe

SUYUN HAFIZASI VAR

Su, sakin, durgun haliyle huzur veren, insanı enerjisiyle kendine çeken bir doğa zenginliği. Şiddetiyle dağları aşıp, kayaları sürükleyecak kadar güçlü. Buharlaşarak göğe çıkıp, üstümüze yağmur olarak dökülen su, taşı toprağı yıkayıp hayat veriyor.

Eski efsanelerde yaraları iyileştiren, insanı ayağa kaldıran sulardan söz edilir. Ona böyle büyülü özellikler yakıştırılması tesadüf mü?  “Sudaki enerji,  eksik olanı tekrar yerine getirilebiliyor” inancı, alternatif  tıpçılara göre etkili bir  tedavi yöntemi..  Bu yazıyla size su hakkında yeniden düşünmeyi öneriyorum…

Hıdırellez'de suya atılan dilek notları  

Çağlardan bu yana, insan topluluklarının bıraktığı bütün kalıntılarda suyun gizemine dair izler  var. Suyun belleği olduğuna inanıldığından mı bilinmez, enteresan bir şekilde her çağda insanlar bu "sihirli" maddeye bir anlam yüklemiş. Dünyanın bir çok yerinde, bazı akarsulara, göllere ya da bir kutsal mekanların bahçesinde bulunan minik havuzlara bozuk para vs. atılıp, suya dilek fısıldandığı bir gerçek... Hıdırellez’de sanırım hepinizin  dikkatini çekti. İnsanlar sahillere akın akın gidip,  dileklerinin yazılı olduğu kağıtları kıyılardaki sulara bırakıp, Tanrı'ya mektup yolladılar!  Bu tarzdaki folklorik ritüellere baktığımızda suyun hayli “sır” sakladığı ortada!

“Su gibi ezberlemek!”

Sevilen bir kişi uzak bir yolculuğa giderken çabuk ve kazasız belasız dönsün  diye arkasından su dökülür. Suyun kutsallığına hürmeten ayakta su içilmez. Korkan kişiye su içirilir. "Su iç de kendine gel" diyerek çok kez bir bardak su ikramı almışızdır. Aslında günlük konuşma içine yerleşmiş deyimlere kulak verildiğinde, sudaki mucizenin dili de etkilediği görülüyor.  Bu çerçeveden bakınca, akla bir sürü soru hücum ediyor: “Su gibi ezberlemek” deyimini hiç bu yönden düşündünüz mü? Ondaki  “kayıt etme” özelliğini akla getirmiyor mu bu deyim?  “Suyun gizemi” onun kristalize haldeki resimlerine bakıldığında da  fark ediliyor.  Büyüleyici güzellikteki su kristallerinin (mikroskopla bakılmış halleri)  görüntüleri  şaşırtıcı..  Akarsulardan ve kaynaklardan alınan örneklerin meloküllerini yayınlamışlar bilimsel dergilerde. Doğanın bağrından çıkan, hiç işlenmemiş kaynak sularına mikroskopla bakıldığında, sanatsal ve düzgün geometrik şekiller ortaya çıkmış. Su borularından evlerimize akan ve depolarda bekletilen suların görüntülerinde ise bir bozukluk göze çarpmış.

İyileştirici doğal doktor 

Ab-ı Hayat'a yüklenen  “bilge” anlam, insanlığın doğuşundan bu yana var.. Tüm insan kültürleri ona hak ettiği değeri vermişler. Ayetler,  destanlar,  türküler ve  şiirler bunu kanıtlıyor… Hemen her çağın insanı onun kutsallığına inanmış. İbadet mekanlarında bulunan sular örneğin: Kabe’deki zemzem suyu... Efes’te, Meryem Ana’nın evinin bulunduğu yerdeki su.. Tarsus’taki Aziz Pavlos’un doğduğu evdeki kuyu suyu.. Antakya’daki Aziz Petrus Kilisesi’ndeki  kaynak suları. Hepsi her yaz tatile çıkan insanların akınına uğruyor.

Tabii, topraktan gelen şifalı sıcak su, bedene etkisi ile adeta bir doğal doktor.  Eski Yunanlılar ve Romalılar'da suyun iyileştirici özelliği günlük hayata yansıyor. Çeşitli sağlık kürlerinde, bir çok hastalığa çare amacıyla tedavilerde sudan yararlandılar. O dönemde, güç ve sağlık kazanmak  amacıyla şifalı sularla alınan banyoların çok sık yer aldığını görüyoruz..Bu çok eski geleneğe günümüzde ilgi daha büyük.  Bunun bilincinde olan binlerce insan kaplıcalarda tedavi görüyor.

Japon Bilgin Emeto, 'suyun gizli mesajı'nı yazdı
  
http://www.youtube.com/watch?v=1H2Zi6WvrWQ
Japon bilim adamı Masaru Emoto da, su hakkında çok ses getiren bir kitap yazdı. Bilgin Emoto, “Suyun Gizli Mesajı” adlı araştırma kitabını, "Su canlıdır ve duyguları algılayan kristallerden oluşuyor” fikri etrafında meydana getirdi. “Su çevresindeki pozitif ve negatif bilgileri kaydeder ve tepki verir" diyen Dr. Emoto, suya farklı müzikler dinleterek aynı  melokülleri tekrar tekrar resimliyor.  Su tarafından her müziğe farklı bir tepki verildiğini görüyor! Örneğin, klasik müzik dinlettiği suyun melokül görüntüsünü resimlediğinde,  olağanüstü bir güzellik görüyor. Olumsuz bir  kelime ve  fikrin  suyun moleküler yapısını etkilediğini, kristallerini bozduğunu resimlerle kanıtlıyor.  Eğer hala okumadıysanız bu kitabı okuma listeniz için öneririm..

İçsel sıkıntılardan arınma

Alternatif Tıp Uzmanları “Su canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde” tezini  savunuyor. Evet bu doğru bana göre. "Çünkü ona hangi dalga boyunu yüklersen, o frekansa bürünüyor!" diyor Uzman ışık Kırgız. Ve moleküler yapısı ona dönüşüyor. Mevlana'nın şu sözü çok anlamlı: " Haydi… Sen simdi 'su olduğunu' düşün ve kendini 'su gibi'  hisset… Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı… Su gibi yaşam kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu anımsa…"    Hayatın sizi kilitlediği anlarda, bu Mevlana'nın sözü düşünün....
Su, sadece bedende sağlık anlamında olumlu etkisi olduğu gerçeği ile sınırlı değil..  Çook uzak bir "pınar"dan çıkıp, size ulaşan o yaşam kaynağı, içsel sıkıntılara çare olabilir mi? Bu sorunun çağımızın keşmekeş ve depresyon ilaçlarıyla  geçen yaşantısı içinde  bence bir değeri var.  Örneğin zihninizden, "Bütün kuşkularım, korkularım arınsın, bütün bedenim bunlardan temizlensin" diyerek geçirip içtiğiniz bir bardak su, bir arınma terapisi aracı haline dönüşebiliyor.. (Alternatif Terapi Uzmanı Işık Kırgız'ın önerisi) Kafanız binlerce soruyla yorgun ve sıkıntılıyken bunu deneyin, ne kaybedersiniz? Olumlu düşünce gücünün yüklendiği her alternatif tedavi girişimine bedenin yanıtı "evet "olacaktır.

Suyun hafızası var!

http://www.youtube.com/watch?v=awQ45YSkOno
Suyun gücünü modern çağda kimse görmezden gelemiyor artık. Toplumların hafızasını yokladığımızda, suya dair  deneyimlerle, yaşanmışlıklarla  karşılaşıyoruz.   Kendisine söylenenleri bir “hard disk” gibi kayda alan su, alternatif şifacılar için farklı bir anlam ifade ediyor..

Dikkat edin, "adını suya yazdım" gibi anlamsız laflar etmeyin:) Su herşeyi kaydediyor! Hafta sonları sizi kaynak sularının bol olduğu mesire yerlerine davet ediyorum. Evlerinize de bu sulardan bidonlarla getirin. Hergün mutlaka bu doğal suyu için. Tatil için gittiğiniz yerlerdeki akarsulara da bir dileğinizi fısıldamayı ihmal etmeyin:) Bilinenin aksine "söz uçmuyor", doğa onu ezberine alıyor. Unutmayan suyun hafızası var!

Kimileri için anlamlı bulunmayabilir. Ancak modern  hayatın sıkıcı, ilişkilerde olumsuzluğu tetikleyen mekanik gidişatından bir an için sıyrılıp, suya dair  sürüp giden gelenekleri, ritüelleri es geçmemekte, hayata bir de "Üçüncü Göz"le bakmaya çabalamakta  fayda var.  Binlerce yıldan bu yana dilimize yerleşen bazı deyimleri sizlerle paylaşmak istiyorum:  "Acı acıyı keser, su sancıyı", "Akan su yosun tutmaz", "Su bulanmayınca durulmaz",  "Su gibi aziz ol", "Su gibi devlet bul", "Akan sular durur", "Bir içim su", "Köprülerin altından çok su geçti", "Su gibi akmak", "Sular seller gibi ezberlemek", "Su gibi gitmek", "Su götürmez", "Suyu bulandırmak", "Su yüzü görmemiş".

Bütün bunlardan sonra, bu doğal kaynağı korumayı,  onu kirletmemeyi,  gereksiz yere harcamamayı da akldan hiç çıkarmamak hayati önem taşıyor.. Çürkü 50 yıl sonra bu dünyada su kalmayacak maalesef!

Maillerinizi alıyorum. Yanıtları geç de olsa yazıyorum. Her ne size rahatsızlık veriyor ve  modern hayatın getirdiği sıkıştırılmışlık haliyle, çözüm arıyorsanız altta yer alan mailime yazabilirsiniz. Sıkıntıyı yazıp, paylaşınca yarısının hafifleyip gittiğini göreceksiniz..

Su gibi duru olsun hayatınız.

Ayla Önder
ayla.onder2009@mynet.com

İLK HAYALET UÇAK PROJESİNİ BÖYLE ÇİZMİŞTİK!


 
 Amerika bize öyle bir kazık atmış ki, dövünüp kendimizi yerden yere vursak yeridir. Aradan altmış küsur yıl geçtikten sonra şimdi yeni çıkarıyoruz. İnanılması güç ama ABD'nin Irak'ta kullandığı o teknoloji harikası "hayalet uçakları" ilk biz ürettik. Hem de 1948 yılında! Sonra, Marshall Planı ile birlikte uçak üretiminden vazgeçtik. Öyle bir hale getirildik ki, bırakın uçağı, şimdi yerli otomobil üretip üretemeyeceğimizi tartışıyoruz.
THK Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban'ın verdiği bilgiler, tüyler ürpertici!..
Bugün yerli otomobil yapıp yapamayacağı tartışılan bu ülke, 1930'dan 1950'ye kadar uçak üretti.
Hem de 15 farklı modelde. Yetmedi, bunları Danimarka ve Hollanda gibi ülkelere de ihraç etti. Çizdi, üretti ve sattı!
Bu ülke, 1948'de "uçan kanat" yaptı. Yani, Körfez Savaşı sırasında ortaya çıktığında hepimizi hayran bırakan ABD yapımı "hayalet uçakların" projesi bize ait. Üstelik, bunlar sadece kağıt üzerinde kalmadı, "uçan kanatlar" Etimesgut'ta denenip uçuruldu da. Bakın fotoğraflarına, aralarında hiçbir fark yok. 1946-1947'de bizim düşünüp 1948'de gerçekleştirdiğimizi, Amerika 33 yıl geçtikten sonra 1981'de hayata geçirebildi!
Sonra, Marshall Planı devreye sokuldu. Bize, "Siz neden uçak üretmekle uğraşıyorsunuz" dediler:
- Gerek yok. Bırakın bu işleri.
Biz üretir, size yardım olarak veririz.
Biz fabrikaların kapısına kilit vurduk. Onlar da gönderdiler hurdaları, sattılar yedek parçalarını.
Frenlediler, durdurdular, sömürdüler! Yıllar boyunca ülkeyi yönetenlerden bir Allah'ın kulu da çıkıp bu ihanete "dur" demedi! Dile kolay; aradan tam 64 yıl geçtikten sonra açığı kapatmaya çalışıyoruz.

Amerikalılar'ın 1981'de başardığını, 33 yıl önce 1948'de düşünüp hayata geçirecek kadar da ufuk sahibiyiz. Bu ülke insanı, yıldızlara bile ok atar! Yeter ki, iyi yönetilsin ve önüne taş konulmasın.
...
http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/emin_pazarci/2012/05/02/abd-kazigini-yeni-cikariyoruz

Sevgiyle ve Aşkla..

Seni tüm zaaflarınla hatalarınla kabul eden
Tüm korkularınla bilen
Hesapsızca ve sorgusuz
Şartsız ve koşulsuz
Bencilce olmayan
"Benim" den önce senin olan
Onaylamasa da kabul eden bir yumuşaklıkta
Kalbinin içi kadar bir uzaklıkta
Sonuçta değil süreçte iyi gelen
İyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın.
Düşüncesi bile gülümseten
Omuzlarındaki tüm yüklerinden seni azad eden
Keder değil yaşama sevinci veren
Tüm yaralarını kendi bile fark etmeden saran
İyileştiren iyi gelen sevgilere ihtiyacı var insanın.
Beklentileriyle yormayan fazla soru sormayan
Yanında sen gibi sen olduğun
Tüm yanlış bildiklerini unuttuğun
Hiçbir hesap yapmadığın yapamadığın
İyi gelen iyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın.
Seni kalıplar içine sıkıştırmayan
Tüm kayıp taraflarını bakışlarıyla bulduran
En beceriksiz taraflarını
Sevimli bir çocuğun yaramazlığı gibi görüp Seni sevmeye daha da sarılan
İyileştiren iyi gelen sevgilere ihtiyacı var insanın.

Sevgiyle ve Aşkla..

Şans Nedir? Gerçekten Var Mıdır?


Professor Richard Wiseman

University of Hertfordshire
Hatfield
Hertfordshire
AL10 9AB
United Kingdom

Neden bazı insanlar inanılmaz derecede Şanslıyken, diğerleri hak ettikleri olanaklara asla sahip olamaz? Bir psikolog, yanıtı bulduğunu söylüyor.

"10 yıl önce, şansı araştırmaya başladım. Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak ediyordum. Ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı yada şanssız hisseden insanların benimle temasa geçmelerini rica ettim. Yüzlerce sıra dışı erkek ve kadın, araştırmam için gönüllü oldu. Yıllar boyunca, onlarla söyleşiler yaptım; yaşamlarını gözlemledim ve deneylere katılmalarını sağladım.

Sonuçlar gösteriyor ki insanlar, neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları, bu durumu büyük ölçüde açıklıyor.

Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düşünelim. Şanslı insanların bu tür fırsatlarla sürekli karşılaşmalarına karşılık, şanssız insanlar bunlarla hiç karşılaşmazlar. Bu durumun, insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir deney yaptim. Hem şanslı, hem de şanssız insanlara bir gazete verdim ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istedim. Gazetenin ortalarında bir yere, üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirdim: "Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin; 250 dolar kazanın." Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyordu ve yüksekliği 5 cm'nin üzerinde olan bir fontla yazılmıştı. Herkesin yüzünü sabit bakışlarla süzüyordum.Şanssız insanlar, bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark ettiler. Şanssız insanlar, genel olarak şanslı insanlardan daha gergindirler. Bu endişeli ruh hali, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine ZARAR verir. Sonuç olarak, fırsatları kaçırırlar; çünkü baska bir şeyi aramaya aşırı odaklanmışlardır.

Partilere, mükemmel eşlerini bulma düşüncesiyle giderler; bu yüzden de iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırırlar. Belli iş ilanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri incelerler ve diğer iş olanaklarını kaçırırlar. Şanslı insanlar, daha rahat ve açıktırlar. Dolayısıyla, yalnızca aradıklarını değil, orada ne olduğunu da görürler.

Araştırmam, sonuç olarak şunu gösterdi: şanslı insanlar, dört ilke sayesinde şanslarını yaratırlar.

* Şans fırsatlarını yaratma ve fark etme konusunda beceriklidirler;
* Sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar verebilirler;
* Olumlu beklentiler sayesinde doğru çıkan tahminlerde bulunurlar
* ve şanssızlığı şansa dönüştüren esnek bir yaklaşım benimserler.

Çalışmanın sonuna doğru, bu ilkelerin, şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak ettim. Bir grup gönüllüden, bir ay boyunca, şanslı bir insan gibi düşünüp davranmaya yardımcı olacak egzersizler yapmasını istedim. Çarpıcı Sonuçlar. Bu egzersizler, şans fırsatlarını fark etmeleri, sezgilerini dinlemeleri, şanslı olmayı ummaları ve şanssızlığa karşı daha esnek olmalarında onlara yardımcı oldu.

Gönüllüler, bir ay sonra döndü ve neler olduğunu anlattılar. Sonuçlar, çarpıcıydı: Bu insanlarin %80'i, artık daha mutluydu; yaşamında daha çok tatmin oluyordu ve belki de en önemlisi, daha şanslıydı. Sonuç olarak, asla akla gelmeyecek "şans faktörü"nü bulmuştum. Aşağıda, Profesör Wiseman'ın şanslı olmak için önerdiği dört temel ipucu bulunuyor:

* İçsel sezgilerinizi dinleyin; normalde doğru çıkarlar.
* Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun.
* Her gün birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin. Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.
* Şans, çoğu zaman, doğru çıkan bir tahmindir."
*****
Şanslı olduğuna inananlar ve inanmayanlar. Devletlerin yönetiminde de şans faktörü varmıdır.? Bilenler ve bilmeyenler beri gelsin.

-Alıntı-

 http://www.gnoxis.com/%C5%9Fans-nedir-ger%C3%A7ekten-var-m%C4%B1d%C4%B1r-32685.html

13 Nisan 2015 Pazartesi

Pelin Otu Çayının Faydaları Nelerdir?

Sayfayı Yazdır
5162_wormAntik çağlardan beri pelin otu yuvarlak solucan, kıl kurdu ve kamçılı kurtların neden olduğu ağrının yatıştırılmasına yardımcı olmak için bitkisel bir ilaç olarak kullanılmıştır. Bu yazıda pelin otundan yapılan çayın faydaları hakkında bilgi vereceğiz.
Pelin otunun Edgar Allan Poe ve Vincent Van Gogh’un ölümleri ile ilişkili olduğuna inanılan “absinthe” içkisinin (on dokuzuncu yüzyılda ünlü bir içki) önemli bir maddesi olduğunu biliyor muydunuz?
Pelin otu Avrupa, Kuzey Afrika, Batı Asya ve günümüzde, Kuzey Amerika’ya özgü doğal çok yıllık bir çalıdır. Genellikle yollar ve yol kenarları boyunca dikilmiştir ve 1-3 metre yüksekliğe kadar büyür. Pelin otunun kökü ince saçlar ile kaplı gri-yeşil veya beyaz renklidir. Bu bitkinin çiçekleri, yaprakları ve üst sürgünleri bitkisel ilaç olarak kullanılmaktayken, onun acı tadı alkollü içeceklerin lezzetini arttırmayı sağlar.
Pelin otunun kanseri tedavi ettiği ya da, kanser tedavisinin yan etkilerini azalttığı yönündeki iddialar henüz bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor. Ancak tatlı pelin otunda (Artemisia annua) bulunan bazı bileşenler sıtma tedavisinde olumlu sonuçlar vermiştir ve tatlı pelin otu bu amaçla antik çağlardan beri kullanılmaktadırlar. Ayrıca pelin otu çayının libidoyu arttırdığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinmektedir.
5162_pelin-otu-yaygin-olarak-bagirsak-parazitlerine-karsi-kullanilmaktadir 
Pelin Otu Çayının Sağlığa Faydaları:
Dikkat: Pelin otu çayı hamile, emziren kadınlar ve bebekler için tavsiye edilmez.
Sindirim Sistemini Uyarır:
Pelin otu çayının tedavi ettiği mide sorunları sayısızdır. Sindirime yardımcı olur, mide ağrısı, mide yanması, gaz, şişkinlik, irritabl bağırsak sendromunun tedavisine yardımcı olur, iştahı artırır ve düzensiz adet kanamalarını giderir. Pelin otunun etkinliğinin arkasındaki neden, dayanılmaz acı tadıdır. Bu acı tat, safra kesesinden safra salınımını ve sindirimi sağlayan diğer salgıları tetikler.
Pelin çayı bağırsak solucanları ile mücadele için de kullanılır. Bu bitki, parazitleri öldürmek için potansiyel bir kimyasal bileşen olan “thujone” içerir. Thujone maddesine ek olarak, pelin otu aynı zamanda çeşitli parazit hastalıklarının tedavisinde faydalı olan “santonin” maddesini içerir. Ayrıca pelin otu parazitlerin zarlarını zayıflatıp, daha sonra onları öldüren peroksit benzeri özelliklere sahip “seskiterpen laktonlar”dan zengindir.
Tahriş Olmuş Cildi Yatıştırır:5162_bagirsak
Eğer kontakt dermatit (bir egzama formu) gibi, cilt sorunları yaşıyorsanız pelin çayı içmek, bu sorunları tedavi etmek için en iyi ilaçlardan biridir. Pelin otunda yüksek seviyelerde bulunan antioksidanlar ciltteki kaşıntı ve tahrişi azaltma yeteneğine sahiptir. Bu tahriş ve kaşıntı hissini azaltır, aynı zamanda cildinizi nemlendirir. Bunun dışında, yavaş iyileşen yaralar, deri lekeleri ve böcek ısırıklarını tedavi etmek için de kullanılabilir.
Temizleyici Olarak Çalışır:
Acı pelin otu çayı, vücuttaki parazitlerin kaldırılması için en iyi tedavi yöntemidir. Çayın acı lezzeti, vücudu kötü parazitlerden kurtarma potansiyeline sahiptir ve aynı zamanda istenmeyen toksinlerden kurtulmak için vücudu detoksifiye eder. Pelin çayının karaciğerden safra çıkarma etkisi vardır. Vücudunuzu daha iyi temizleyebilmek için pelin otu çayını her gün içmelisiniz.
5162_kurt 
Pelin Otu Çayı Nasıl Hazırlanır?
-Tepeleme bir çay kaşığı pelin otu ya da bir çay kaşığı pelin tozunu, bir fincan kaynar suya ekleyin.
-Yaklaşık 10-15 dakika demlenmesini bekleyin sonra içebilirsiniz. Pelin otu çayı yemeklerden önce, yemek sırasında ya da sonrasında tüketilebilir.
-Çayın acı tadını kırıp, daha lezzetli olması için doğal tatlandırıcılar olan “stevia” veya “xylitol”, ekleyebilirsiniz.
-Çay ne kadar fazla demlenirse vücut için o kadar faydalıdır.
Pelin otu çayının sağlık yararlarından faydalanmak ve olumsuz herhangi bir etkisini önlemek için, aşırıya kaçmadan tüketmek çok önemlidir. Yalnızca bir doktorun gözetiminde ve küçük miktarlarda pelin çayı tükettiğinizden emin olun. Ayrıca 4-5 haftadan daha uzun süre düzenli olarak tüketmemeye çalışın.
Kaynakça:
http://www.buzzle.com/articles/health-benefits-of-wormwood-tea.html
Yazar: Tülay Arsoy

8 Nisan 2015 Çarşamba

STEVE JOPS KİMDİR?


Sayfayı Yazdır
4759_steveSteve Jobs; 24 Şubat 1955 yılında Amerika’’nın Wisconsin eyaletinde dünyaya geldi. Kaliforniyalı Paul Jobs ve Clara Jobs-Hakobian çifti tarafından evlat edinildi. Öz kız kardeşi ise, ünlü roman yazarı Mona Simpson’dır. Gerçek adı Steven Paul Jobs’’dır.
1974 yılında Kaliforniya’da “Homebrew Computer Club” isimli bilgisayar kulübü toplantılarına, Steve Wozniak ile katılmaya başladı. Wozniak ile dünyaca ünlü Atari Inc.’de iş bularak oyun tasarımcısı olarak çalışmaya başladı. Çok kısa süre zarfında Jobs ve Wozniak iş hayatına atıldılar. Pahalı uzun mesafe görüşmelerini bedava yapabilme imkanı sağlıyan “Blue Box” adlı ürünü üretmeye başladılar. 1976 yılında Jobs ailesi, garajında Apple Computer Co. adlı günümüzün en iyi teknoloji şirketlerinden birinin temellerini attılar. İlk ürünleri “Apple I’”i 666 dolara piyasaya sürdüler. 1977 yılında ise, “Apple II” piyasaya çıktı. Apple II ev piyasasında büyük başarı elde etti ve yerini sağlamlaştırdı. 1980 yılında ise Apple Computer halka arz edildi. Yine 1980 yılında “Apple III” piyasaya sunuldu fakat Apple II’’nin yerini alamadı. Apple çok büyük bir hızla büyümeye devam ederken, yönetimde deneyimli, şirketin genişlemesini sağlayabilecek profesyonel bir yönetici arayışına girdi. Bu açıklarını Steve Jobs’un ünlü şirket Pepsi’nin CEO’su olan John Scully’i ayartması ile kapattılar. Aynı sene “Apple Lisa” piyasaya sunuldu. Teknolojik olarak gelişmiş olmasına rağmen, ticari olarak beklenen başarıyı sağlıyamadı. 1984 yılında “Macintosh” piyasaya sunuldu. Apple Lisa’’nın aksine, Macintosh ticari başarıyı sağlayan ilk GUI bilgisayar oldu. Macintosh’un başarısı Apple’ın Apple II’nin yerine Mac’i sürmesi ile devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir.
4759_ssteve
Apple’dan 1985 yılında bir kavga sonucu ayrılmıştır. Steve Jobs Apple’’dan ayrıldıktan sonra başka bir teknoloji şirketi kurdu, NeXT Computer. NeXT Computer, Apple Lisa gibi teknolojik olarak çok gelişmiş; fakat sadece bilimsel çalışma alanlarında başarılı ve tanınmış olmuştur. Steve Jobs 18 Mart 1991’de Laurene Powell ile evlenerek dünya evine girdi. Üç çocuğu oldu. Steve Jobs vejetaryendi. Fakat balık yerdi.
Pixar: Ünlü animasyon şirketi olan Pixar’’ı, Edwin Catmull ile 1986 yılında Kaliforniya’da kurdular. Şirket 10 yıl sonra Toy Story (Oyuncak Hikayesi) adlı animasyon filmi ile patlama yapmıştır. Şirketin birçok filmi ödüllere layık görülmüştür. Bunlardan bazıları ise, Bir Böceğin Yaşamı (A Bug’s Life), 1999’da Oyuncak Hikayesi 2 (Toy Story 2), Sevimli Canavarlar (Monsters, Inc.), 2003’de Kayıp Balık Nemo (Finding Nemo) ve 2004 yılında İnanılmaz Aile (The Incredibles)’dır. 2006 yılında Cars, iki dalda Oscar’a aday gösterilmiş, 2007 yılında da Ratatouille, en iyi animasyon dalında Oscar kazanmıştır.
4759_jobs1996 yılına gelindiğinde Apple şirketi Steve Jobs’u geri getirebilmek için NeXT şirketini 429 milyon dolar karşılığında satın aldı. 1997 yılında Steve Jobs şirketin geçici CEO’su seçildi. NeXT’in satın alınması sonucu iki şirketin teknolojileri birleştirildi. Steve Jobs’un yönetiminde Apple iMac’i piyasaya sundu. Satışlarda patlama yaşandı ve günümüzde de iMac Apple şirketinin ünlü ürünleri arasında yer almaktadır. Steve Jobs şirketin sadece kişisel bilgisayar ürünü ile kısıtlı kalmasını istemedi ve iPod’u piyasaya sundu. iPod sayesinde binlerce mp3 formatında şarkıyı ufak bir cihaz olan iPod’a sığdırdı. Daha sonra iTunes’u da kurarak çevrimiçi müzik dükkanı kurdu. Sık Sık çalışanlarını yenilikçi düşünmeye itici ve cesaretlendirici ilham cümleleri kurarak motive ederdi. Mükemmel ikna etme ve pazarlama yeteneğine sahiptir. Öte yandan düzensiz ve çok hırslı bir yönetici olduğundan sıkça söz edilir. Apple şirketinde CEO olarak yıllık sadece 1 dolar karşılığında senelerce çalıştı. Buda onu Guiness Dünya Rekorları listesinde “En Düşük Maaşla Çalışan CEO” ünvanını kazandırdı. Şirket kar etmeye başladığında geçici CEO’luk ünvanındaki “geçici” kısmı kaldırıldı ve şirketin gerçek CEO’su oldu. 1 dolara çalışmaya devam etsede Apple şirketi ona pek de ucuz olmayan hediyeler vermeye devam etti. Örnek olarak: 1999 yılında 90 milyon dolar değerinde özel bir jet ve şirketin sınırlı hisselerinden 30 milyon dolarlık bir pay.
Apple’daki görevinden, 25 Ağustos 2011 yılında ciddi sağlık sorunları sebebiyle ayrıldı. Yerine CEO olarak Tim Cook geçti. Ölümüne kadar Apple Computer’da yönetim kurulu başkanı olarak devam etti. 31 Temmuz 2004’de Jobs, pankreasında bulunan kanser tümörünü aldırtmak için ameliyat oldu. Steve Jobs’da bulunan kanser tipinde kemoterapi veya radyasyon terapisine ihtiyaç duyulmadı. Steve Jobs 2004’te kanser tedavisi görmeye başladı. 2009 yılında ise karaciğer nakli yapıldı. 5 Ekim 2011 tarihinde Steve Jobs aile üyeleri başucundayken ve sükunet içinde hayata gözlerini yumdu.
Kaynakça:
http://en.wikipedia.org/wiki/Steve_Jobs
Yazar: T