28 Ağustos 2014 Perşembe

Şahmeran Efsanesi İsmet Çabuk



Evvel zamanda, Mezopotamya topraklarında doğmuş bir efsane Şahmeran.
Yüzyıllardan beri anlatıla gelmiş çeşitli coğrafyalarda, özellikle yılanlık bir bölge olan Adana Misis'te ve Mardin'de...
Tasmasp isminde uzun boylu,geniş omuzlu,esmer tenli ve çok yakışıklı bir genç yaşarmış zamanın durduğu bu şehirde.
Binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya yanlışlıkla girmiş Tasmasp.Mağaranın içi o kadar karanlıkmış ki hiçbir şey göremiyormuş,yalnızca  etrafında gezinen yaratıkların sesini duyuyormuş.Çaresizlik içinde beklerken bir ışık huzmesi belirmiş.
Işık huzmesi,kendisine yaklaştıkça gözleri kamaşan Tasmasp,ellerini gözlerine siper ederek etrafında gezinen yaratıkların ne olduğuna baktığında uzunu,kısası,yeşili,siyahı ile envai çeşitte binlerce yılanın çevresini sarmış olduğunu fark etmiş.Yılanların hepsi kafalarını kaldırmış,gelen ışık huzmesine doğru bakıyorlarmış.Tasmasp da onların baktığı yöne doğru bakınca birden dona kalmış.Çünkü Tasmasp,bu zifiri karanlık mağaranın içinde hayatında gördüğü en güzel kadının yüzünü görmüş birden.O'na doğru daha dikkatli bakınca kadının belden aşağısının yılan olduğunu fark etmiş.Kadın O'na doğru ilerliyormuş,tam karşısında durmuş,gülümseyerek elini O'na doğru uzatmış.
Ve demiş ki;
"Korkma benden Tasmasp.Ben yılanlarülkesinin kraliçesi,Şahmeranım.Benden sana zarar gelmez.Ben dünya düzeni kurulmaya başlandığı günden beri vardım.Krallığıma hoşgeldin!Bundan böyle benim misafirimsin.Şimdi yat ve dinle,sonra seninle uzun uzun konuşuruz." 
Böyle deyip geldiği yoldan geri gitmiş.Tasmasp gördükleri karşısında yaşadığı dehşeti ve şaşkınlığı atmaya çalışarak olduğu yerde kıvrılıp uyumuş.
Ertesi sabah uyandığında Şahmeran'ı karşısında mükellef bir sofranın başında otururken bulmuş.Tasmasp'ı kahvaltıya davet etmiş Şahmeran.O ise gözlerini Şahmeran'dan alamıyormuş.Şahmeran'da O'na bakıyormuş,kendinden geçmiş bir halde.
"Bak Tasmasp" demiş."Ben insanlığın bütün tarihini biliyorum.İstersen sana anlatayım." deyip başlamış anlatmaya.Anlatmış,anlatmış,anlatmış günler boyu.Bu sohbetler sırasında Tasmasp ve Şahmeran arasında tarihin en soylu aşklarından biri başlamış.
Gel zaman git zaman Şahmeran'ın anlatacağı birşey kalmamış.Tasmasp'ta anasını ve yeryüzünü özlemeye başlamış.Bir gün dayanamamış ve düşüncesini Şahmeran'a açmış.Sevdiğinin kendisinden sıkıldığını ve artık gitmek istediğini duyunca önceleri kesin bir dilla reddetmiş Şahmeran.Ancak günler geçip Tasmasp'ın üzüntüsünden eriyip bittiğini görünce dayanamamış ve O'na şöyle demiş:
"Ey Tasmasp,beni iyi dinle, sözlerime iyi kulak ver. Biliyorum,gitmene izin verirsem sen de bana ihanet edeceksin ve yerimi diğer insanlara söyleyeceksin.Ancak bu topraklarda aşklar ölümünedir. Seni çok sevdiğimden dolayı üzülmene dayanamıyorum. Bu sebeple gitmene izin veriyorum.ancak bana bir söz vermeni istiyorum. Ne sebeple olursa olsun başka insanlarla beraber suya girme."
Tasmasp sevinçle Şahmeran'a sarılmış ve O'na asla ihanet etmeyeceğine dair yeminler etmiş. Tasmasp mağaradan çıktıktan sonra bir köye yerleşmiş ve marangozluk yapmaya başlamış. Arada sırada da gizlice mağaraya giderek Şahmeran'ı ziyaret ediyormuş.
Tasmasp'ın yaşadığı ülkenin kralı bir gün  amansız bir hastalığın pençesine düşmüş. Ülkenin bütün hekimleri gelmiş ama kralın hastalığına çare olamamışlar. Kralın kötü kalpli bir veziri varmış. Vezir her seferinde krala hastalığının tek çaresinin Şahmeran'da olduğunu söylüyormuş. O'nun etinden bir parça yemesinin kralın hastalığının dermanı olacağını kralın kafasına sokmuş. Kralda Şahmeran'ın bir an önce bulunmasını emretmiş. Bütün ülkede Şahmeran aranmış. Sonunda bilge bir adam bütün insanların gruplar halinde hamamlara ve nehirlere sokulmasını tavsiye etmiş.Böylece Şahmeran'ın bir an önce bulabileceklerini söylemiş.Vezir de ülkedeki herkesi hamamlara sokmaya başlamış.Askerler Tasmasp'ın yaşadığı köye de gelmişler ve herkesi toplayarak büyük bir hamama götürmüşler.
Tasmasp Şahmeran'a verdiği sözü hatırlayarak önce gitmek istememiş.Ancak askerler O'nu zorla içeri sokmuşlar.Tasmasp hamama girdikten sonra herkesin gözünün üzerine dikildiğini fark etmiş.Kendisine bakınca bütün vücudunun yılanların ki gibi pullarla kaplandığını fark etmiş.Askerler hemen Tasmasp'ı yakalayarak vezirin huzuruna getirmişler. Kötü kalpli vezirin amacı kralı iyileştirmek falan değilmiş.Şahmeran'ı yakalayıp Dünya'nın bütün sırlarına sahip olmak istiyormuş.Tasmasp'a günlerce işkence yaptıktan sonra Şahmeran'ın yerini söyletmiş.Askerler hemen gidip Tasmasp'ın söylediği yerde mağarayı bulmuşlar ve Şahmeran'ı oradan çıkarıp saraya götürmüşler.
Şahmeran ve Tasmasp kralın huzurunda karşı karşıya gelmişler.Şahmeran üzüntülü ve utanç dolu Tasmasp'a dönmüş:
"Ey sevdiğim!üzülme.Biliyorum ki sen bana kendi canın için ihanet etmedin ama ben de sana dememiş miydim bu topraklarda aşklar ölümünedir diye.Bak şimdi anladın mı? Sen üzülme ne olur."
Şahmeran sözlerine devam etmiş:
"Şimdi size sırrımı vereceğim.Kim ki benim kuyruğumdan bir parça koparıp yerse o bütün dünyanın sırrına ve gizemine vakıf olacak.Her kim ki benim kafamdan bir parça koparıp yerse O da o anda öte dünyayı boylayacak."
Şahmeran daha sözlerini bitirmeden vezir elinde kocaman kılıcı ile atılıp Şahmeran'ın bedenini iki parçaya bölmüş ve kuyruğundan bir parça koparmış,Tasmasp'ta duyduğu utanç ve üzüntünün etkisiyle oracıkta ölmek için fırlayıp Şahmeran'ın kafasından bir parça almış.Vezir kuyruktan kopardığı parçayı ağzına atar atmaz oracıkta can vermiş.Tasmasp'a ise hiçbir şey olmamış.Şahmeran bütün bilgisinin sevgilisine geçmesi için bir oyun oynamış.Ancak Tasmasp sevdiğini kaybetmenin acısına dayanamayarak kendisini dışarı atmış.Dağ bayır,ülke ülke dolaşmış...
Bu günden sonra Tasmasp karakterinin Lokman Hekim efsanesine dönüştüğü söylenmektedir.