22 Aralık 2014 Pazartesi

EPİFİZ BEZİ VE KUR’AN AYETLERİ

Cenab-ı ALLAH ’’ içimizde ve dışımızdaki/ÇEVRELERİMİZDEKİ tüm ayetleri bize gösterecek’’

Bilim insanı, insan beyni üzerindeki araştırmalarını arttırdıkça muazzam yapısı karşısında
‘’Hayretleri ‘’ iki kat artıyor. Ve artmaya da devam edecek! Dua eden insan beyninin elektriksel faaliyet diyebileceğimiz bir çeşit ışık dalgaları ürettiğini ve yaydığını keşfetti. Duanın önemini kavradıkça inşallah doğru dua ederiz. Rabbimizin bildirdiği gibi:
 ‘’Biz hayra dua ettiğimiz gibi, şerre de dua ederiz. ’
‘’ Dua, beynin yönlendirilmiş dalgalarıdır’’
Bütün insanların beyinleri zaten genelde yayın dalgaları yaymaktadırlar. Dua ise yönlendirilen dalgalar türünde oluşur. (www. ilahiyatforum. com).
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Aydın, insan beyninin temel ihtiyaçlarının yanı sıra manevî yaşantılar için de uygun bir donanıma sahip olduğunu söyledi. Ve manevî yaşantı sırasında beynin bazı bölgelerinde oluşan değişikliklerin artık ortaya konulabildiğini açıkladı
Elimizdeki klasik fizikle anlamakta zorluk çektiğimiz bilinç, bilincin birliği, bellek, zihin içeriği (qualia), farklı bilinç durumları, içimizdeki “ben” duygusu, parapsikolojik fenomenleri ve hatta ölümden sonra bilincimize/düşüncelerimize ne olacağına bir açıklama getirebilir. Alıntıdır
Bilimin yeni yeni keşfettiği epifiz bezinin atalarımızın mistik sırlarından birisi olduğunu da araştırdıkça öğreniyoruz. İnsan beynindeki üçüncü göz diyebileceğimiz Epifiz bezini araştıdıkça mistik ve psişik yorumlarını da yine beraberinde getirmektedir. Belkide Rabbimizin bize Basiret diye lütfettiği bir özelliğimizdir. Bu, aynı zamanda; yorumlarını da, sadece Kur’an’i kerimde bulabileceğimiz bir hakikat. Batıl hep haktan beslenmiş tıpkı bir vampir gibi KANINI emmiş. Çünkü O olmazsa yaşayamazmış.
Atalarımızın mistik yorumlarını ve sonra kitabımızdan bulmaya çalıştığım ayetleri sizinle paylaşmak istiyorum. Ve Herkes kendi kararını kendisi verir. Nerede durmak istiyorsa orada!
Beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte. Dokusal olarak göz yapısına benzemekte (kornea, retina). Tabii bir farkı var. Gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor. Bildiğiniz üzere beyin epifizi 7. çakranın salgı bezi olarak adlandırılıyor.
Her şeyden önce beyin epifizi bir salgı bezi ve bir kaç hormon salgılıyor ama en önemlisi melatonin, yani büyüme ve uyku hormonu.
Hz. İsa`nın bir sözü var: “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler” diye. Bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor
Ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. Ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış.
Yani ibdaethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil, ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak.
"Firavun dedi ki: `Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa`nın ilahına çıkarım! Çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum." KASAS/38

"Firavun (alayla) dedi ki: `Ey Haman, bana yüksek bir kule bina et; belki o yollara ulaşabilirim.
`Göklerin yollarına. Böylelikle Musa`nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum.` İşte Firavun`a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun`un hileli-düzeni, `yıkım ve kayıpta` olmaktan başka (bir şey) olmadı." MÜMİN/36-37

Karanlık ayriyeten çok önemli.
Çünkü epifizin en önemli salgısı olan melatonin sadece karanlıkta salgılanıyor. Gece 11 ile sabah 5 arası en yüksek düzeyine ulaşıyor. Ki çoğu dinde sabaha karşı, ya da gece ibadetinin önemi, bu yüzden olabilir!
Bu hormonun salgılanımı ne kadar yüksekse, Yaradana yöneliş ve Kur’an ayetlerini tefekkürle, ayetler arası bağ o kadar güçleniyor. Kur’an-ı Kerimden anlıyoruz ki; her şey, Allahın (c.c.) bir ayeti bir beyin hücresi bile ayetlerindendir. Ve ibadet için bu yüzden gecenin en karanlık ve salgının en çok olduğu an seçiliyor.
"Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur`an`la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır." İSRA/79
"Yoksa o, gece saatinde kalkıp da, secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: `Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler. " ZÜMER/9

"Gecenin bir bölümünde O`na secde et ve geceleyin uzun uzadıya O`nu tesbih et."İNSAN/26

"Onlar, insanlardan gizlerler de Allah`tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi `geceleri düzenleyip kurarlarken, ` onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır." NİSA/108

"Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli`nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah`ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar." AL-İ İMRAN/113

Epifizin, gece saat 03.00 civarında maksimum aktiviteye ulaşmasıyla insanın tefekküründe açıklık ve yatkınlık kazanması arasında enteresan bir paralellik bulunmuştur. Bu açıdan geceler ve seher vakitleri, ruh-zihin-beden sisteminde, ruhun bedenin tesirinde daha az kaldığı ve tefekkürün daha kolay olduğu zaman dilimleridir.
Gecenin sonuna doğru kişi uyandığında, epifiz, maksimum seviyede aktiftir. Burada enterasan olan husus, epifizden salgılanan pinolin, DMT, 5-MeO-DMT gibi moleküllerin, imtihan sırrından dolayı insanın uykusunu getiren melatonin ile eş zamanlı salgılanmalarıdır. Bu yüzden bedenin ruhanî âlemlere açık hâle gelmesinde iş gören bu moleküller vasıtasıyla hazırlanan alt yapıyı kullanabilmek için kişinin uykusunu yenebilmesi gerekmektedir. İnsan erken yatarsa gecenin üçte birlik diliminden sonra kolayca kalkabilir ve bedeninin mânevîyâta açık olduğu bir saatte ibadet yapma şansı elde edebilir. Böylece maddî hayatın dar kalıplarından çıkıp, kalb ve ruhun hayat derecelerinde yaşaması da kolaylaşır. Peygamberimiz’in (s.a.s), yatsı namazını vaktinde kılıp uykuya çekilmesi, gecenin ilerleyen vakitlerinde kalkıp ibadet etmesi ve ümmetine de bunu tavsiye etmesi durumu, bedende epifize gördürülen roller açısından incelendiğinde, O’nun (s.a.s), emir ve tavsiyelerinin insan tabiatıyla tam bir âhenk içinde olduğu görülecektir
"Elif, Lam, Mim,
Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici bir kitaptır.
Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.
Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar.
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azab onlar içindir.
İnsanlardan öyleleri vardır ki: `Allah`a ve ahiret gününe inandık` derler; oysa inanmış değildirler.
(Sözde) Allah`ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar da şuurunda değildirler.
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.
Onlara: `Yeryüzünde fesat çıkarmayın` denildiğinde: `Biz sadece ıslah edicileriz` derler.

Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.
Ve (yine) onlara: `İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin` denildiğinde: `Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?` derler. Bilin ki, gerçekten asıl kendileri düşük-akıllılardırlar; ama bilmezler.
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: `İman ettik` derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla sadece) alay ediyoruz. `
(Asıl) Allah onlarla alay eder ve/azgınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır.
İşte bunlar, hidayet yerine sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakır.
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, `gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş (kimseler) gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle`; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.
Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerina karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de giderirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınırsınız (takva sahibi olursunuz. )"
BAKARA/1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16-17-18-19-20-21

"Andolsun, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve
güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.

Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki `hakka tecavüz ve azgınlıktan` dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Sonra seni bu emirden bir şeriat üzerine kıldık; öyleyse sen ona uy ve bilmeyenlerin heva (istek ve tutku)larına uyma.
Çünkü onlar, Allah`tan (gelecek) hiç bir şeyi senden savamazlar. Şüphesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir.
Bu (Kur`an), insanlar için basiret (nuruyla Allah`a yönelten ayet)lerdir, kesin bilgiyle inanan bir kavim için bir hidayet ve bir rahmettir.
Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar.
Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez.
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah`ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah`tan sonra ona kim hidayet verecektir? Yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?
Dediler ki: `(Bütün olup biten, ) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi `kesintisi olmayan zaman` (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor. ` Oysa onların bununla ilgili hiç bir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar.
Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde) delilleri: `Eğer doğru söylüyor iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin` demekten başkası değildir.
De ki: `Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiç bir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getirip-toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler. `
Göklerin ve yerin mülkü Allah`ındır. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (işte) o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır.
O gün sen, her ümmeti diz üstü çökmüş (veya toplanmış) olarak görürsün. Her ümmet, kendi kitabına çağrılır. `Bugün yaptıklarınızla karşılık göreceksiniz."
`CASİYE/15-16-17-18-19-20-21-22-23-24-25-26-27-28

"Onlar: `Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir` demekle Allah`ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: `Musa`nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir. ` De ki: `Allah. ` Sonra Onları bırak, içine `daldıkları saçma uğraşılarında` oyalanıp-dursunlar.
İşte bu (Kur`an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirlerin anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır.

Allah`a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiç bir şey vahyolunmamışken “Bana da vahy geldi` diyen ve `Allah`ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim` diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün `şiddetli sarsıntıları` sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: `Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah`a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O`nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz` (dediklerinde) bir görsen…
Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) `teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)` bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır."
EN’AM/91-92-93-94
"De ki: `Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?` De ki: `Allah`tır. ` De ki: `Öyleyse, O`nu bırakıp kendilerine bile yarar ve zarar sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?` De ki: `Hiç görmeyen (a`ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? 
Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?` Yoksa Allah`a, O`nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? 
De ki:`Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredicidir.`"RAD/16

"Göklerde ve yerde olanların tümü Allah`ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Göklerin ve yerin mülkü O`nundur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye güç yetirendir.
O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O`dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.
Göklerin ve yerin mülkü O`nundur. (Sonunda bütün) işler Allah`a döndürülür.
Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. O, göğüslerin özünde (saklı) olanı bilen`ir.
Allah`a ve Resûlü’ne iman edin. `Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği` şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.
Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allah`a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü`min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O`dur. Şüphesiz Allah, size/karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.
Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah`ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va`detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan hâberdardır.
Allah`a güzel bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu onun için kat kat arttırır. Onun için ‘kerim (üstün ve onurlu) bir ecir vardır
O gün, mü`min erkekler ile mü`min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. `Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir. ` İşte `büyük kurtuluş ve mutluluk` budur.
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: `(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım. ` Onlara: `Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın` denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır.
(Münafıklar) Onlara seslenirler: `Biz sizlerle birlikte değil miydik?` Derler ki: `Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah`a ve İslam`a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah`ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah`ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu. `
Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkâr edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.
İman edenlerin, Allah`ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin `saygı ve korku ile yumuşaması` zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı."
HADİD/1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16

"Andolsun, Biz Nuh`u ve İbrahim`i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır." HADİD/26
"Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa`yı da arkalarından gönderdik; ona İncil`i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid`at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah`ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu fasık olanlardır"
HADİD/27

İnşallah Rabbimiz bizi Doğru yoldan ayırmaz ve herkesin Miracı olan Namazımızda ALNIMIZI SECDEYE yatırırken dualarımızı kabul eder. Büyüklenmeden-kibre kapılmadan Ahiretimiz deki saadetimiz için Cenab-ı ALLAH'TAN yardım isteyelim. Kimse hangi derecede olduğunu bilemez. Ölmeden önce ölümün varlığını kendimize sürekli hatırlatmalı bir gün hesaba çekileceğimiz bilinciyle hareket etmeliyiz ….
ALLAH (C.C) YARDIMCIMIZ OLSUN.
Yazar : Mürüvvet Çalışkan
KAYNAK: http://www.diniyazilar.com/
KAYNAK: Ruh ve beden arasında bir köprü epifiz